ذكر
منزلة علي بن
أبي طالب رضى
الله تعالى
عنه من الله
عز وجل
4- Hz. Ali'nin Allah
Katındaki Değeri
أخبرني هلال
بن بشر قال
حدثنا محمد بن
خالد وهو بن
عثمة قال
حدثنا موسى بن
يعقوب قال
حدثني مهاجر
بن مسمار عن
عائشة بنت سعد
قالت سمعت أبي
يقول سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يوم
الجحفة وأخذ
بيد علي فخطب فحمد
الله وأثنى
عليه ثم قال
يا أيها الناس
إني وليكم
قالوا صدقت يا
رسول الله ثم
أخذ بيد علي
فرفعها وقال
هذا وليي
والمؤدي عني وإن
الله موال لمن
والاه ومعاد
من عاداه
[-: 8340 :-] Aişe binti Sa'd'ın,
babasından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Cuhfe
günü Hz. Ali'nin elini tutup hutbe vererek, Allah'a hamd ve sena ettikten
sonra: "Ey insanlar! Ben sizin velinizim" buyurdu. Halk: "Doğru
söyledin ey Allah'ın Resulü!" diye karşılık verince Hz. Ali'nin elini
tutup kaldırarak: "Bu benim velimdir ve benim ödemem gereken şeyleri benim
yerim e ödeyecek kişidir. Allah onu dost edineni dost edinir, ona düşmanlık edene
de düşmanlık eder" buyurdu.
Diğer tahric: İbn Ebi
Asım (1189).
8425, 8427'de tekrar
gelecek.
أخبرني
زكريا بن يحيى
قال حدثنا
الحسن بن حماد
قال حدثنا
مسهر بن عبد
الله عن عيسى
بن عمر عن
السدي عن أنس
بن مالك أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان عنده
طائر فقال
اللهم ائتني
بأحب خلقك
إليك يأكل معي
من هذا الطير
فجاء أبو بكر
فرده وجاء عمر
فرده وجاء علي
فأذن له
[-: 8341 :-] Enes b. Malik der ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanında (pişirilmiş) bir kuş vardı.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): ''Allahım! Bana, senin katında
yarattıklarının en sevimlisini benimle bu kuşu yemesi için gönder" diye
dua etti. Hz. Ebu Bekr gelince, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onu
geri çevirdi. Hz. Ömer gelince onu da geri çevirdi. Hz. Ali geldiğinde ise ona
izin verdi.
Nuket: 228
Diğer tahric: Tirmizi
(3721).
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
وهشام بن عمار
قالا حدثنا
حاتم عن بكير
بن مسمار عن
عامر بن سعد
بن أبي وقاص
قال أمر
معاوية سعدا
فقال ما منعك
أن تسب أبا
تراب قال أما
ما ذكرت ثلاثا
قالهن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فلن
أسبه لأن تكون
لي واحدة منهن
أحب إلي من
حمر النعم
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول له وقد
وخلفه في بعض
مغازيه فقال
له علي يا
رسول الله
تخلفني مع
النساء والصبيان
فقال له رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أما
ترضى أن تكون
مني بمنزلة
هارون من موسى
إلا أنه لا
نبوة بعدي
وسمعته يقول
في يوم خيبر
لأعطين
الراية رجلا
يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
فتطاولنا لها
فقال ادعوا لي
عليا فأتى به
أرمد فبصق في
عينيه ودفع
الراية إليه
ولما نزلت زاد
هشام إنما
يريد الله ليذهب
عنكم الرجس
أهل البيت دعا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عليا
وفاطمة وحسنا
وحسينا فقال
اللهم يعني
هؤلاء أهلي
[-: 8342 :-] Amir b. Sa'd b. Ebi
Vakkas bildiriyor: Muaviye, Sa'd'a emir verdi ve "Ebu Turab'ı (Ali'yi)
kötülemekten seni engelleyen şey nedir?" diye sordu. Sa'd şöyle karşılık
verdi: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şu üç sözünü
hatırladığım sürece ona dil uzatamam; o özelliklerden birinin bende olması
benim için kızıl develerden daha hayırlıdır. Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi
ve sellem) gazalarından birinde onu yerine bırakmıştı. Hz. Ali:
"Ey Allah'ın
Resulü! Beni kadınlar ve çocuklarla mı bırakıyorsun?" deyince, Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem): "Senin, benim yanımdaki konumunun Musa'ya
karşı Harun'un konumunda olmasını istemez misin? Şu kadar var ki benden sonra
peygamber gelmeyecektir" buyurdu.
Yine Hayber gününde:
"Sancağı, Allah'ı ve Resulünü seven, Allah ve Resulünün de kendisini
sevdiği birisine vereceğim" buyurunca biz, sancak bize verilir ümidiyle
ileriye çıktık. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Bana Ali'yi
çağırınız" buyurdu. Ali getirildiğinde gözlerinden rahatsızdı. Allah'ın
Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) gözlerine tükrüğünden sürdü ve sancağı ona
verdi. "Ey Peygamberin ev halkı! (Ehl-i Beyt) Şüphesiz Allah sizden kusuru
giderip sizi tertemiz yapmak ister" (Ahzab Sur. 33) ayeti nazil olduğu
zaman Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Ali, Fatima, Hasan ve
Hüseyin'i çağırdı ve: "Allahım! Bunlar benim ev halkımdır (Ehl-i
Beyt'imdir)" dedi.
Diğer tahric: Müslim
2404 (32); Tirmizi (2999, 3724); Ahmed, Müsned (1608).
8385, 8458'de tekrar
gelecek.
أخبرنا حرمي
بن يونس بن
محمد قال
حدثنا أبو غسان
قال حدثنا عبد
السلام عن
موسى الصغير
عن عبد الرحمن
بن سابط عن
سعد بن أبي
وقاص قال كنت
جالسا
فتنقصوا علي
بن أبي طالب
فقال لقد سمعت
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
يقول له خصال
ثلاثة لأن
تكون لي واحدة
منهن أحب إلي
من حمر النعم
سمعته يقول
إنه مني بمنزلة
هارون من موسى
إلا أنه لا
نبي بعدي
وسمعته يقول
لأعطين
الراية غدا
رجلا يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
وسمعته يقول
من كنت مولاه
فعلي مولاه
[-: 8343 :-] Sa'd b. Ebi Vakkas
anlatıyor: Ben otururken Hz. Ali'yi ayıplamaya başladılar. Ben onlara şöyle
dedim: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şu üç sözünü hatırladığım
sürece ona dil uzatamam; o özelliklerden birinin bende olması benim için kızıl
develere sahip olmaktan daha hayırlıdır. Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve
sellem) onun için: "Ali'nin benim yanımdaki konumu, Musa'ya karşı Harun'un
konumu gibidir. Şu kadar var ki benden sonra peygamber gelmeyecektir"
buyurdu. Yine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Yarın sancağı,
Allah'ı ve Resulü'nü seven, Allah ve Resulü'nün de kendisini sevdiği birisine
vereceğim" dediğini işittim. Yine Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem): "Ben kimin mevlasıysam, Ali de onun mevlasıdır" buyurdu.
Diğer tahric: İbn Mace
(121).
أخبرني
زكريا بن يحيى
قال حدثنا نصر
بن علي قال
أخبرنا عبد
الله بن داود
عن عبد الواحد
بن أيمن عن
أبيه أن سعدا
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لأدفعن
الراية غدا
إلى رجل يحب
الله ورسوله
ويحبه الله
ورسوله يفتح
الله على يديه
فاستشرف لها
أصحابه
فدفعها إلى
علي
[-: 8344 :-] Sa'd'ın naklettiğine
göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Yarın sancağı, Allah'ı ve
Resulü'nü seven, Allah ve Resulü'nün de kendisini sevdiği birisine vereceğim.
Allah onun eliyle fethi gerçekleştirecektir" buyurdu. Sahabe sancağı almak
ümidiyle ileri çıkınca Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onu Ali'ye verdi.
أخبرنا أحمد
بن سليمان قال
حدثنا عبيد
الله قال
أخبرنا بن أبي
ليلى عن الحكم
والمنهال عن عبد
الرحمن بن أبي
ليلى عن أبيه
أنه قال لعلي
وكان يسير معه
إن الناس قد
أنكروا منك
أنك تخرج في
البرد في
الملاءتين
وتخرج في الحر
في الحشو
والثوب
الغليظ قال أو
لم تكن معنا بخيبر
قال بلى قال
فإن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بعث أبا
بكر وعقد له
لواء فرجع
وبعث عمر وعقد
له لواء فرجع
بالناس فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لأعطين
الراية رجلا
يحب الله ورسوله
ويحبه الله
ورسوله ليس
بفرار فأرسل إلي
وأنا أرمد قلت
إني أرمد فتفل
في عيني وقال
اللهم اكفه
أذى الحر
والبرد فما
وجدت حرا بعد
ذلك ولا بردا
[-: 8345 :-] Abdurrahman b. Ebi
Leyla, babasından naklediyor: Hz. Ali ile beraber yürürken: "Soğuk havada
ince iki elbiseyle, sıcak havada ise pamuklu ve kalın elbiselerle dışarıya
çıkmanı halk garipsiyor" deyince, bana: "Hayber'de bizimle değil
miydin?" diye sordu. "Sizinleydim" karşılığını verince, Hz. Ali
şöyle dedi: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sancağı Ebu Bekr'e
verip gönderdi, ama Ebu Bekr (zafer kazanamadan) geri' geldi. Ömer'e sancağı
verip gönderdi, o da bir şey elde edemeden geri döndü. Bunun üzerine Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem): ''Sancağı, Allah'ı ve Resulü'nü seven, Allah ve
Resulü'nün de kendisini sevdiği, savaş meydanından kaçmayacak birisine
vereceğim'' deyip beni çağırdı. Ben gözlerimden rahatsızdım, bu sebeple:
''Gözlerim rahatsız'' deyince, Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)
gözlerime tükürüğünden sürdü ve: ''Allahım! Onu szcağın ve soğuğun eziyetinden
koru'' diye dua etti. O günden sonra ne sıcak, ne de soğuk bana zarar
vermedi."
Diğer tahric: İbn Mace
(117).
أخبرنا محمد
بن علي بن حرب
المروزي قال
أخبرنا معاذ
بن خالد قال
أخبرنا
الحسين بن
واقد عن عبد
الله بن بريدة
قال سمعت أبا
بريدة يقول حاصرنا
خيبر فأخذ
اللواء أبو
بكر ولم يفتح
له وأخذ من الغد
عمر فانصرف
ولم يفتح له
وأصاب الناس
يومئذ شدة
وجهد فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إني دافع
لوائي غدا إلى
رجل يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
لا يرجع حتى
يفتح له وبتنا
طيبة أنفسنا
أن الفتح غدا
فلما أصبح
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم صلى
الغداة ثم قام
قائما ودعا
باللواء
والناس على
مصافهم فما منا
إنسان له
منزلة عند
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إلا هو
يرجو أن يكون
صاحب اللواء
فدعا علي بن
أبي طالب وهو
أرمد فتفل في
عينيه ومسح عنه
ودفع إليه
اللواء وفتح
الله له قال
وأنا فيمن
تطاول لها
[-: 8346 :-] Bureyde anlatıyor:
Hayber'i kuşattığımızda, Ebu Bekr sancağı aldı, ama Hayber fethedilemedi.
ikinci gün sancağı Ömer alıp gitti, ama onunla da fetih nasib olmadı. O gün
halk şiddetli bir sıkıntıya maruz kalmıştı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem): "Yarın sancağı Allah'ı ve Resulü'nü seven, Allah ve Resulü'nün de
kendisini sevdiği, Hayber fethedilmeden dönmeyecek birisine vereceğim"
buyurunca o gece yarın Hayber fethedilecek düşüncesiyle rahatladık. Sabah
olduğunda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kalkıp sancağı istedi. Halk
saflarındaydı ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e yakın olan herkes
sancağı almayı arzu ediyordu. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali b.
Ebi Talib'i çağırdı. Ali o gün gözlerinden rahatsızdı. Allah'ın Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem) Ali'nin gözlerine tükrüğünden sürdü ve meshetti. Sonra
sancağı ona verdi. Allah fethi onun eliyle nasib etti. Ben de sancak bana
verilir ümidiyle ileriye çıkanlardandım.
8547, 8546'da tekrar
gelecek. - Nuket: 1969
Diğer tahric: İbn Ebi
Asım, Sünne (1379); Hakim (3/437); Ahmed, Müsned (22993).
أخبرنا محمد
بن بشار قال
حدثنا محمد بن
جعفر قال
حدثنا عوف عن
ميمون أبي عبد
الله أن عبد
الله بن بريدة
حدثه عن بريدة
الأسلمي قال
لما كان حيث
نزل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بحضرة
أهل خيبر أعطى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم اللواء عمر
فنهض معه من
نهض من الناس
فلقوا أهل
خيبر فانكشف
عمر وأصحابه
فرجعوا إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لأعطين
اللواء رجلا
يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
فلما كان من
الغد تصادر
أبو بكر وعمر
فدعيا عليا
وهو أرمد فتفل
في عينيه ونهض
معه من الناس
من نهض فلقي
أهل خيبر فإذا
مرحب يرتجز
وهو يقول قد
علمت خيبر أني
مرحب شاك
السلاح بطل
مجرب أطعن
أحيانا وحينا
أضرب إذا
الليوث أقبلت
تلهب فاختلف
هو وعلي ضربتين
فضربه علي على
هامته حتى عض
السيف منها
أبيض رأسه
وسمع أهل
العسكر صوت
ضربته فما تتام
آخر الناس مع
علي حتى فتح
الله له ولهم
[-: 8347 :-] Bureyde el-Eslemi
bildiriyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber halkına yakın bir
yerde orduyu konuçlandırdığında sancağı Hz. Ömer'e verdi. Askerlerden bazıları
onunla gittiler, Hayberlilerle karşılaştılar; ama Ömer başarı elde edemeden
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e döndüler. Allah'ın Resulü
(sallallahu aleyhi ve sellem):
"Yarın sancağı
Allah'ı ve Resulü'nü seven, Allah ve Resulü'nün de kendisini sevdiği birisine
vereceğim" buyurdu. Ertesi gün Ebu Bekr ve Ömer ileriye çıktılar; ama
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gözlerinden rahatsız olan Ali'yi
çağırdı ve gözlerine tükürüğünden sürdü. Yine onunla askerlerden bazıları kalkıp
gittiler ve Hayber halkıyla çatışmaya girdiler. Bu sırada Merhab şu şiiri
söylüyordu: Merhab olduğumu bildi Hayber'im Silahta çok zorlu denenmiş erim
Bazı mızrağımla, bazı kılıçla Aslan sürüsüne hücum ederim Hz. Ali ile Merhab
vuruşmaya başladılar. Hz. Ali, Merhab'ın başına öyle bir darbe indirdi ki kılıç
Merhab'ın beynine kadar indi. Darbe sesini karargahtaki askerler bile işitti.
En arkadaki askerler öne gelene kadar da Yüce Allah fethi müyesser kıldı.
Nuket: 2003
8546'da tekrar
gelecek.
Merhab: Hayberin
büyüğü ve savaşçılığı ile ünlüsü idi.
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال حدثنا
يعقوب عن أبي حازم
قال أخبرني
سهل بن سعد أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال يوم
خيبر لأعطين
هذه الراية
غدا رجلا يفتح
الله عليه يحب
الله ورسوله ويحبه
الله ورسوله
فلما أصبح
الناس غدوا
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كلهم يرجو
أن يعطى فقال
أين علي بن
أبي طالب
فقالوا يا
رسول الله
يشتكي عينيه
قال فأرسلوا
إليه فأتي به
فبصق رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ودعا
له فبرأ كأن
لم يكن به وجع
فأعطاه
الراية فقال
علي يا رسول
الله أقاتلهم
حتى يكونوا
مثلنا قال
انفذ على رسلك
حتى تنزل
بساحتهم ثم
ادعهم إلى
الإسلام
وأخبرهم بما
يجب عليهم من
حق الله
فوالله لأن
يهدي الله بك
رجلا واحدا
خير لك من أن
تكون لك حمر
النعم
[-: 8348 :-] Sehl b. Sa'd naklediyor:
Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber günü: 'Yarın sancağı öyle
bir adama vereceğim ki, Allah onun elinde fethi müyesser kılacak. Allah'ı ve
Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu sever" buyurdu.
Sabah olunca halk sancak
kendilerine verilir ümidiyle Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanına
gitti. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ali b. Ebi Talib
nerede?" diye sorunca, halk: "Ey Allah'ın Resulü! Ali gözlerinden
rahatsız" dedi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Onu
çağırın" dedi ve Hz. Ali getirilince, Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) gözlerine tükürüğünden sürdü ve ona dua etti. Bunun üzerine sanki daha
önce gözlerinden hiç rahatsızlanmamış gibi iyileşti. Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) sancağı ona verince, Hz. Ali: "Ey Allah/ın Resulü!
Onlarla, bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar mı savaşacağım?" diye sordu.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Yavaşça git ve onların sahasına
vardıktan sonra kendilerini İslam'a davet et. Vallahi, senin sayende Allah'ın
bir adama hidayet vermesi, senin için kırmızı develerin senin olmasından daha
hayırlıdır" buyurdu.
Tuhfe: 4777
8093'te tekrar
gelecek.
ذكر اختلاف
ألفاظ
الناقلين
بخبر أبي
هريرة فيه
أخبرنا أحمد
بن سليمان قال
حدثنا يعلى بن
عبيد قال
حدثنا يزيد بن
كيسان عن أبي
حازم عن أبي
هريرة قال قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لأدفعن
اليوم الراية
إلى رجل يحب
الله ورسوله
ويحبه الله
ورسوله
فتطاول القوم
فقال أين علي
فقالوا يشتكي
عينيه قال
فبصق نبي الله
صلى الله عليه
وسلم في كفيه
ومسح بها عيني
علي ودفع إليه
الراية ففتح
الله على يديه
[-: 8349 :-] Ebu
Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Bugün, sancağı, Allah'ı ve Resulü'nü seven Allah'ın ve Resulü'nün de
kendisini sevdiği bir adama vereceğim" buyurunca, halk (sancak kendilerine
verilir ümidiyle) ileriye çıktılar. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
''Ali nerede?" diye sorunca, "Gözlerinden rahatsız" cevabını
verdiler. Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali'yi çağırıp ellerine
tükürdükten sonra Hz. Ali'nin gözlerini sıvazladı ve sancağı ona verdi. Allah o
gün fethi Hz. Ali'nin vasıtasıyla müyesser kıldı.
Tuhfe: 13460
8090'da geçmişti
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال حدثنا
يعقوب عن سهيل
عن أبيه عن
أبي هريرة أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال يوم
خيبر لأعطين
هذه الراية
رجلا يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
ويفتح الله
عليه قال عمر
بن الخطاب ما
أحببت
الإمارة إلا
يومئذ فدعا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بن أبي
طالب فأعطاه
إياها وقال
امش ولا تلتفت
حتى يفتح الله
عليك فسار علي
ثم توقف يعني
فصرخ يا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
علام أقاتل
الناس قال
قاتلهم حتى
يشهدوا أن لا
إله إلا الله
وأني رسول
الله فإذا
فعلوا ذلك فقد
منعوا مني
دماءهم
وأموالهم إلا
بحقها
وحسابهم على
الله
[-: 8350 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber günü:
"Sancağı, Allah'ı ve Resulü'nü seven Allah'ın ve Resulü'nün de kendisini
sevdiği, fethi onun eliyle nasib edeceği bir adama vereceğim" buyurdu.
Ömer b. el-Hattab: "O gün dışında hiç bu kadar komutan olmayı istemedim"
dedi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Ali'yi çağırıp sancağı ona
vererek: "Yürü ve Allah sana fethi nasib etmeden dönme" dedi. Hz. Ali
yürüyüp sonra durdu ve: "Ey Allah'ın Resulü! Onlarla ne üzerine
savaşacağım?" diye seslendi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Allah'tan başka ilah olmadığına, benim de Allah'ın Resulü olduğuma
şehadet edinceye kadar onlarla savaş. Eğer kabul ederlerse, (dinen) haketmeleri
dışında, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. (İçlerinde tuttukları)
hesapları da Allah'a aittir" buyurdu.
8549'da tekrar gelecek
. -
Tuhfe: 12774
Diğer tahric: Müslim
(2405); Ahmed, Müsned (8990); İbn Hibban (6933, 6934).
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
أخبرنا جرير
عن سهيل عن
أبيه عن أبي
هريرة قال قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لأعطين
الراية غدا
رجلا يحب الله
ورسوله يفتح
عليه قال عمر
فما أحببت
الإمارة قط
إلا يومئذ قال
فاشرأب لها
فدعا عليا
فبعثه ثم قال
اذهب فقاتل
حتى يفتح الله
عليك ولا
تلتفت قال
فمشى ما شاء
الله ثم وقف
فلم يلتفت
فقال علام
أقاتل الناس
قال قاتلهم
حتى يشهدوا أن
لا إله إلا
الله وأن
محمدا رسول
الله فإذا
فعلوا ذلك فقد
منعوا دماءهم
وأموالهم إلا
بحقها وحسابهم
على الله
[-: 8351 :-] Ebu Hureyre der ki: Hz.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): "Yarın sancağı, Allah'ın onun
eliyle fethi nasib edeceği, Allah'ı ve Resulü'nü seven birisine vereceğim"
buyurunca, Hz. Ömer: "O gün dışında komutan olmayı bu kadar
istemedim" deyip sancağı kendisine verir ümidiyle ileriye çıktı, ama
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali'yi çağırıp sancağı vererek onu
yolladı ve: "Allah sana fethi nasib edene kadar savaş ve arkana
bakma" dedi. Ali bir müddet yürüyüp durdu ve geri dönmeden: "Onlarla
ne üzerine savaşacağım?" diye seslendi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem): "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü
olduğuma şehadet edinceye kadar onlarla savaş. Eğer kabul ederlerse, dinen
(haketmeleri) dışında, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar.
(İçlerindeki) hesapları da Allah'a aittir" buyurdu.
أخبرنا محمد
بن عبد الله
بن المبارك
قال حدثنا أبو
هشام قال
حدثنا وهيب
قال حدثنا
سهيل بن أبي
صالح عن أبيه
عن أبي هريرة
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يوم
خيبر لأدفعن
الراية إلى
رجل يحبه الله
ورسوله ويفتح
الله عليه قال
عمر فما أحببت
الإمارة قط
قبل يومئذ
فدفعها إلى
علي فقال قاتل
ولا تلتفت
فسار قريبا
قال يا رسول
الله علام
أقاتل الناس
قال على أن
يشهدوا أن لا
إله إلا الله
وأن محمدا
رسول الله
فإذا فعلوا
فقد عصموا
دماءهم
وأموالهم مني
إلا بحقها
وحسابهم على
الله
[-: 8352 :-] Ebu Hureyre bildiriyor:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber günü:
Yarın sancağı, Allah'ı
ve Resulünü seven, fethi de onun eliyle nasib edeceği birisine vereceğim"
buyurdu. Hz. Ömer: "O gün dışında komutan olmayı bu kadar istemedim"
dedi. Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) sancağı Ali'ye verip:
"Git savaş ve arkana bakma" buyurdu. Ali kısa bir mesafe gittikten
sonra: "Ey Allah'ın Resulü! insanlarla ne üzerine savaşacağım?" diye
seslendi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Allah'tan başka ilah
olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuma şehadet edinceye kadar
onlarla savaş. Eğer kabul ederlerse, (dinen) haketmeleri dışında, kanlarını ve
mallarını benden korumuş olurlar. (İçlerindeki) hesapları da Allah'a
aittir" buyurdu.
ذكر خبر
عمران بن حصين
في ذلك
أخبرنا
العباس بن عبد
العظيم
العنبري قال
حدثنا عمر بن
عبد الوهاب
قال حدثنا
معتمر بن
سليمان عن
أبيه عن منصور
عن ربعي عن
عمران بن حصين
أن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
لأعطين
الراية رجلا
يحب الله
ورسوله أو قال
يحبه الله
ورسوله فدعا
عليا وهو أرمد
ففتح الله على
يديه
[-: 8353 :-] İmran b.
Husayn'ın naklettiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Sancağı, Allah'ı ve Resulü'nü seven -veya- Allah'ın ve Resulünün
kendisini sevdiği birine vereceğim" buyurup gözlerinden rahatsız olan
Ali'yi çağırdı. Allah fethi onun eliyle nasib etti.
Tuhfe: 10820
8094'te geçmişti.
ذكر خبر
الحسن بن علي
عن النبي صلى
الله عليه وسلم
في ذلك وأن
جبريل يقاتل
عن يمينه
وميكائيل عن
يساره
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
أخبرنا النضر
بن شميل قال
حدثنا يونس عن
أبي إسحاق عن
هبيرة بن يريم
قال خرج إلينا
الحسن بن علي
وعليه عمامة
سوداء فقال
لقد كان فيكم
بالأمس رجل ما
سبقه الأولون
ولا يدركه
الآخرون وإن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
لأعطين
الراية غدا رجلا
يحب الله
ورسوله ويحبه
الله ورسوله
فقاتل جبريل
عن يمينه
وميكائيل عن
يساره ثم لا
ترد يعني
رايته حتى
يفتح الله
عليه ما ترك
دينارا ولا
درهما إلا
سبعمائة درهم
أخذها من عطائه
كان أراد أن
يبتاع بها
خادما لأهله
[-: 8354 :-] Hubeyre b.
Yerım anlatıyor: Hasan b. Ali, başında siyah bir sarıkla yanımıza çıkıp şöyle
dedi: "Dün aranızda daha önce kimsenin geçemediği, sonra da kimsenin yetişemeyeceği
bir adam vardı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onun hakkında: ''Yarın
sancağı Allah'ı ve Resulü'nü seven, Allah ve Resulü'nün de sevdiği birisine
vereceğim" buyurdu. (Hayber'de) Cibrll sağında, Mıkail solunda savaştı;
sancağı fetih müyesser olmadan geri dönmedi. Geriye maaşından aldığı yedi yüz
dirhem dışında ne dinar, ne de dirhem bırakmadı. O yedi yüz dirhemle de
ailesine bir hizmetçi almak istiyordu.